Fransızların edebiyat tarihi Ortaçağ şövalyelerinin kahramanlık hikâyelerinden daha eskilere uzanamaz. İngiHzler, Kraliçe Elizaheth öncesinden hep şübheyle söz ederler. Dolayısıyle, edebiyat tarihçisinin ele alması gereken süreç sınırlıdır. Hâlbuki Türk Edebiyatı, ‘Türkçe’diye bir dilin olunmasından beri geçen üçbin senenin mahsûllerinden oluşmaktadır.
Bu kadar uzunbir zaman İçinde,bu kadar geniş bir coğrafi muhitte, bu kadar çok edebî eseri incelemenin zorluğu ortadadır. Ofd.Prof.Dr. M.Fuad Köprülü, bu zorluğun halli için Türk Edebiyatını ‘‘İslâmiyetten evvel”, “İslâm medeniyeti tesirinde” ve “Avrupa medeniyeti tesirinde” diye üç “takvimi” devreye bölmüş ve bu taksiminin “indî”liğini de kabül etmişti. Hakikaten, böyle bir tasnifin sadece araştırmalara kolaylık sağlayıp, incelemeler için hiçbir şey ifade etmeyeceği ortadadır. Buna rağmen, günümüzde “dîvan edebiyatı”, ‘^tekke edebiyatı”, “halk edebiyatı ”, “yeni edebiyat”gibi başı sonu belirsiz, ciddiyeti şübheli bazı yaftalar altında toplanan edebî eser ve şahsiyetler, sanki birbirinden farklı kandan, dinden, kültürden gelme insanlar tarafından yazılmışlar gibi değerlendirilmekte ve bir bütünün parçaları oldukları gözardı edilmektedir.